Bugün sadece cumhuriyeti değil, bölük pörçük tebaaların, birbirinden haberi olmayan kasabaların, kentlerin birleşerek Anadolu’da bir ulus olmasının, halkının her ferdinin birey olmasının da 100’üncü yılını kutluyoruz.

En azından Türkiye için cumhuriyet; sadece bir yönetim biçimini ifade etmez. Aynı zamanda köklü ve hızlı değişimlerin de miladı olduğu için halktaki karşılığı bambaşkadır. Lakin bu karşılık, son yıllarda atlattığımız ve atlatmakta olduğumuz birçok badire arasında bir miktar erozyona uğruyor. Hikayemizin nasıl başladığını ve bugünlere nasıl geldiğimizi bir bayrak ve bir de fotoğrafa indirger olduk.

İzmir'in Tarihi Noktaları | Birgi İzmir'in Tarihi Noktaları | Birgi

İmkanlar çerçevesinde eşine az rastlanır sosyolojik ve iktisadi devrimlerin büyük bir hızla ilerlediği, diğer toplumların "çölde bir vaha" olarak adlandırdığı Cumhuriyet Devrimi’ne daha yakından bakmak, unuttuklarımızı bir nebze hatırlamak, hatırlatmak için; Mısır'da yayınlanan "Images" dergisinin 24 Mart 1941 tarihli, Cumhuriyet'in ilk 20 yılında neleri, nasıl başardığının anlatıldığı 602'nci sayısındaki tüm içeriklerin Türkçe çevirilerini 29 Ekim'den 10 Kasım'a kadar sizlerle paylaşacağız.

Yazı dizimizin sekizinci bölümünde Cumhuriyet'in 'stratejik konumu' üzerinden Türk ordusunun kurumsal yapısı ve İkinci Dünya Savaşı döneminde uyguladığı tedbirler ele alınıyor.

Doğunun Gözcüsü Türkiye Güçlü ve Donanımlı Bir Orduya Sahip

Türkiye ticari ve askeri önemi olan, stratejik bir konuma sahip. Doğu Trakya’daki toprakları sayesinde Avrupa'da bulunuyor. Bu genç cumhuriyet boğazların koruyucusu olarak; İngiltere'nin yanı sıra Almanya, İtalya ve SSCB için de hayati önem taşıyan iletişim ve ticaret hatlarına erişebildiği Akdeniz ile Karadeniz arasındaki geçişi yönetiyor. Kuzeydoğu sınırı, Bakü petrolünün Karadeniz'e çıkış noktası olan Batum'un hemen yakınında, Sovyet Transkafkasya ile temas halinde. Doğu ve güney sınırları petrol yataklarına sahip İran, Irak'a ve Suriye'ye kadar uzanıyor. Son olarak Anadolu kıyılarının güneybatısında İtalyan Oniki Adaları'nın komşusu. Dolayısıyla Türkiye, 2 bin 418 kilometrelik kara sınırı ve 3 bin 455 kilometrelik deniz sınırıyla birçok farklı komşusu veya potansiyel savaş cephelerine sahip.

Türkiye kara ordusunu, hava kuvvetini, deniz filosunu, demiryolu ağını, sanayisini bu amaçla örgütledi. Türk ordusunun genel kurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak. Hükümetin son aylarda çok sayıda yedek asker çağrısında bulunduğu Türkiye'de şu anda bir milyondan fazla silah altında asker bulunuyor. Bütün büyük birimler Dünya Savaşı sebebi ile alarm halinde. Bu süre zarfında bir dizi yedek bölük oluşturuldu. Türkiye bu alarm ile iki milyona kadar erkeği harekete geçirebilir hale getirdi. 

Ordu, savaş zamanlarında olduğu gibi barış zamanlarında da üç bağımsız askeri örgüte dayanıyor. Orduyu tamamlayan ve güçlendiren diğer unsurlar ise: maliye teşkilatı, orman korucuları ve jandarma. Türkiye’nin kara ordusu müthiş bir savaş kabiliyetine sahip. Türkler doğal olarak mükemmel askerlerdir; cesur, dayanıklı ve disiplinlidirler. Askerlik sırasında aldıkları eğitim de bu eğilimlerini geliştirir.

Türkiye'de askerlik zorunlu olup, 21 ile 46 yaş arasındaki tüm erkekler buna tabidir. Askerlik süresi ise yapılan göreve göre değişkenlik gösteriyor: Piyadede bir buçuk yıl, süvari, teknik birliklerde ve havacılıkta iki yıl, jandarma ve maliyede iki buçuk yıl, donanmada ise üç yıl askerlik yapılıyor. Her yıl yaklaşık 200 bin asker askerlik görevlerini yerine getirmek üzere orduya çağrılıyor.

Türkiye, ordusunun modernizasyonu için son yıllarda büyük çaba sarf ediyor. İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya'dan çok sayıda ekipman alımı yapıldı; motorlu birimler oluşturuldu; uçaklara karşı savunma güçlendirildi. Türkiye halihazırda müstahkem bölgelerinin korunması için birinci sınıf dağ ve kale birliklerine sahip. Üstelik Türk süvarileri dünya çapında çok ileri bir seviyede. Türklerin tarihten gelen alışkanlıkları sebebi ile mükemmele yakın olan binicilikleri bu konuda onları çok rahatlatıyor. Havacılıkta ise her birinde iki keşif grubu ve bir savaş grubu bulunan üç alay bulunuyor. Ülkede pilotluk yapabilecek kişi sayısı 8 bin ile 10 bin arası. Donanmadaki gemi sayısı ise bin 200 ile bin 500 arasında. Bu gemilerin büyük bir kısmı ön cephede. Filoda 1 adet 23 bin tonluk muharebe kruvazörü, 2 adet 7 bin tonluk kruvazör, 13 muhrip, 17 torpido botu, 15 denizaltı ve 11 torpido botu bulunuyor. İki deniz hava üssü var; biri Gölcük'te, inşaatı 5 milyon 500 bin pounda mal oldu. Diğeri ise boğazların güneyinde, İzmir Körfezi'nde bulunuyor.

Türkiye, savaş yüzünden kale birliklerinin koruma sağladığı bazı müstahkem bölgeleri savunma durumuna getirdi. Bu bölgeler Doğu Trakya, Edirne ve Kırklareli, Boğazlar, Anadolu kıyılarının Oniki Adalara bakan kısmı ve stratejik dörtgen olarak adlandırılan Kars-Ardahan-Trabzon-Erzurum. Kömür havzasını koruyan Zonguldak ve İstanbul’un surları da bu sürede modernize edildi. Çanakkale Boğazı'nın girişindeki Gökçeada ve Bozcaada’ya ağır bataryalar yerleştirildi.

Türkiye'de asker, toplumun tüm sınıfları arasında oldukça saygın bir yere sahip. Ordu kırsalda manevra yaparken, köylüler onların önünde saygıyla selam vermeden hiçbir subay hareket etmiyor. Çevredeki vatandaşlar askerlerin geçişini görmeye geliyor. Milletin saygısıyla çevrelenen ordu, ülkenin en iyi yetişmiş vatandaşlarını kendi rızaları ile bünyesine katıyor. Türkiye'de meslek olarak askerliği seçen çocuk 12 yaşından itibaren devlete ait olur ve bu andan itibaren paramiliter eğitimi başlar. Devlet, çocuğu tamamen himayesine alıyor, besliyor, barındırıyor, giydiriyor; hatta ona harçlığını bile veriyor. Ancak bu çocuklar gerçek askeri eğitime 18 yaşından itibaren başlayabiliyor. Her yıl yirmi gün kamp yapmak zorunlu. Bu dönemde çocuklar askeri hayatı öğreniyor. Bazen genç köylülerin veya eğitimsiz dağlıların savaş içgüdüsüyle orduya katıldığı da oluyor. Bu insanlara da orduda sabırla okuma, yazma öğretiliyor. Tüm askeri okullarda hijyen kuralları da inanılmaz katı.

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü de askeri eğitimlerini şehrin yüksek kesimlerinde, “Ankara Palas”ın karşısında yer alan Harbiye’de aldılar. Cumhurbaşkanı olduktan sonra da Atatürk, yeni nesil subayları burada sık sık ziyaret eder; hem eski günleri anar, hem de gerçekleştirdiği rüyanın bekçisi konumundaki gençleri teftiş ederdi.

Adsız1-7

Bir grup motosikletçi asker - Bu askerler, Türk yetkililerin orduyu motorize etmek konusunda gösterdiği çabanın en büyük örneği.

Adsız2-7

Motorlu oluşumlardan biri - Bu birlik şu anda Türk ordusunda bulunan birçok motorlu oluşumdan yalnızca biri. Her birine on kişinin bindiği tanklar, modern savaş ilkelerine uygun olarak dizayn edildi. Motorizasyon uzun zamandır Türk komutanlığının temel kaygılarından biri olmuş durumda.

Adsız3-7

Türk piyadeleri geçit töreni yapıyor - Tüm ekipmanları yanlarında. Türk piyadesi dayanıklılığıyla ünlü; Türkler doğal olarak mükemmel askerler. Türk piyadesinin 22 tümeni mevcut. Asker halk tarafından oldukça saygı görüyor. Ordu manevra yaparken köylüler bile bir subayın önünde selam verirler.

Adsız4-7

Türk Süvarileri - Müthiş bir kuvvettir. Askerlik süresi teknik birliklerde ve havacılıkta olduğu gibi iki yıl. Türk süvarilerinin beş ila altı tümeni var. Buradaki subaylar, ordudaki diğer tüm subaylar gibi 2 bin öğrencisi olan Ankara Harp Okulu'ndan geliyor.

Adsız5-5

Mareşal Fevzi Çakmak - Türk Ordusu Başkomutanı. Onun için Atatürk'ün askeriyedeki gözdesi diyebiliriz. Yetenekli bir taktisyen ve dindarlığı ile tanınan bir komutan.

Adsız6-4

Beyaz bereler, mavi üniforma - Denizciler geçit töreninde yürüyor. Son yıllarda sayıları arttı. Donanmada 1 adet 23 bin tonluk muharebe kruvazörü, eski adıyla "Goeben" "Yavuz", 2 adet 7 bin tonluk kruvazör, 13 muhrip, 17 torpido botu, 15 denizaltı ve 11 torpido botu bulunuyor.

Adsız7-2

Türk topçusu - Önemli ölçüde güçlendirilmiş, oluşturduğu teçhizatın büyük bir kısmı da yenilenmiş, ağır top, sahra topçusu ve kale topçusu olarak ayrılıyor. Türk ordusunda ayrıca bölgedeki hayati noktaların baskınlara karşı korunmasını sağlayan çok sayıda uçaksavar bataryası da bulunuyor.

Çeviri: Efe Yelbuğa / 35 Punto