Foça Cemil Midilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenlerinden Bilginer Koç ile meslek eğitimi ve meslek liselerinin sorunlarını masaya yatırdık.

Ülkemizde hemen hemen her konuda ‘sistem’den şikayet edilir; yürümeyen işler, varılamayan hedeflerde ‘sistem’ hedef gösterilir. Sistemin idealden çok uzak olduğu da doğrudur. Lakin bu sistemsizlik içinde var olmaya, mücadele etmeye çalışan kimi isimleri de görmezlikten gelmemek gerekir. İşte bugün o isimlerden biri olan, lise öğrencileriyle yaptığı projeler ile birçok başarılı projeye imza atan idealist bir meslek lisesi öğretmenini sayfalarımıza konuk ediyoruz.

  • Meslek liselerinin diğer liselerden farkı nedir? Hangi alan ve seviyelerde eleman yetiştirir?

Meslek liseleri, iş gücü piyasasına doğrudan vasıflı eleman yetiştirmek için faaliyet gösteren eğitim öğretim kurumlarıdır. Türkiye’de meslek liselerinde halen 47 meslek alanı ve 105 dalda eğitim veriliyor. Meslek eğitimi o meslek ile ilgili atölye ve laboratuvar ortamlarında gerçekleştirilmekte olup yaparak, yaşayarak öğrenme esasına dayanır. Mezuniyetle birlikte lise diploması, işyeri açma belgesi ve ustalık belgesi almaya hak kazanılır. Diğer liselerden farklı olarak kültür dersleri daha az, mesleki dersler ise yoğunluktadır. Öğrenciler lise son sınıfta işletmelerde beceri eğitimi (staj) alırlar ve bu sayede mesleki becerileri işbaşı eğitimle geliştirme fırsatı bulurlar.

  • Meslek liseleri günümüzde de ‘ara eleman’ ihtiyacını karşılamak için mi var?

Öncelikle ara eleman kavramını açıklığa kavuşturmak lazım. Bu kavram Türkiye’de sanayileşmenin gelişmesi ile ortaya çıktı. Emek yoğun üretim sırasında vasıfsız çalışanlar ile beyaz yaka çalışanlar arasında bir bağlantı görevi üstlenmesi beklenen ara elemanların yetiştirilmesi için meslek liseleri işe koşuldu. Ancak arka arkaya yaşanan endüstri devrimleri vasıfsız çalışan bulundurmanın maliyetini artırdı; işgücü piyasasında hemen hemen her alanda vasıflı çalışan istihdam etme eğilimi arttı. Meslek liseleri de bu değişime uygun olarak değişim baskısı altında kalıyor yıllardır. Günümüzde meslek liseleri piyasaya vasıflı eleman yetiştirmek için var olmalıdır.

WhatsApp Image 2022-10-15 at 14.37.38

  • Meslek liseleri Türkiye için neden önemli? 

Mesleki eğitimin istihdamla doğrudan ilgisi olmakla birlikte, yatırımlarının artması, firmaların büyüme çabaları, üretimde verimin artması ve dolayısı ile ekonomik kalkınma ile de yakından ilgisi var. Sektörel bazda uygun nitelikte ve nicelikte işgücü potansiyelinin varlığı, doğrudan yatırımları da etkileyebilir. Mesleki eğitim ile istihdamın artması ve çalışanların vasıflı hale gelmesi sosyal refahı artıracak önemli bir etken.

  • Meslek liselerinin sorunları neler? Sorunlar çözüldüğünde bu topluma ve ekonomiye nasıl yansır? 

Meslek liselerinin en önemli sorunu istihdama erişim düzeylerinin düşük olması ne yazık ki. Bu durum, mesleki eğitime olan talebi, motivasyonu ve ilgiyi çok azaltıyor. İşletmeler ile mesleki eğitim kuruluşları arasında iş birliğinin yeterli düzeyde olmaması, mesleki eğitimin finansmanındaki kısıtlılıklar, eğiticilerin yeterliliği ile ilgili sorunlar ve sektörel işgücü sayıları ile orantılı olmayan öğrenci sayılarını da temel sorunlar olarak belirtebilirim. Bu sorunların çözülebildiği oranda başta da belirttiğim gibi ekonomik ve sosyal hayata doğrudan etkisi olacak olumlu gelişmeleri görebileceğimizi düşünüyorum. Örneğin suça eğilimli gençlerin mesleki eğitimle birlikte topluma kazandırılabileceği ile ilgili Avrupa’da birçok deneyim var. Bunun gibi sistematik çalışmalar toplum refahını artıracak potansiyele sahip bence.

  • Meslek liselerinin son yıllarda yaşadığı itibar ve kalite kaybının sebepleri neler? Bu süreçte neler değişti?

Meslek liseleri son yıllarda toplumsal kabul anlamda yeterli ilgiyi görmüyor, doğru. Meslek liseleri hakkında toplum genelinde olumsuz algılar mevcut. Geçmiş yıllar ile kıyaslandığında bu durumun meslek liselerinin istihdama erişim oranı ile bir korelasyona sahip olduğunu söyleyebiliriz. Mezunların istihdama erişiminin daha yoğun olduğu 1970 ile 1980’li yıllarda meslek liseleri hakkında olumlu düşünceleri bu eğitime gösterilen talebin yoğunluğu ile görmek mümkün. Sınavla öğrenci kabul edilen dönemlerden bugün neredeyse hiçbir ön şartın aranmadığı bir döneme gelmiş bulunmaktayız. Değişen endüstri ve hizmet sektörlerinin beklentilerine uygun, vasıflı çalışan adayı mezun edemeyen meslek liselerine hem velilerin hem de işletmelerin ilgisi azaldı. Burada kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi ve dolayısı ile kamuya çalışan alımının azalması, özel sektör işe alımlarında meslek lisesi mezunu şartı aranmaması, 28 Şubat etkisi ile İmam Hatiplere karşı uygulanan ön alıcı politikaların mesleki eğitime olan etkisi gibi nedenler mesleki eğitime olan ilgiyi azalttı. Son yıllarda farklı paydaşlar tarafından bu ilgiyi artırmakla ilgili birçok girişimde bulunuluyor. Olumlu gelişmelere rağmen beklenen düzeye ulaşıldığını söylemek ise çok zor. 

  • Özel sektör ve devletin mesleki eğitimdeki rolleri nasıl olmalı?

Özel sektörün mesleki eğitim süreçlerine ve finansmanına dahil olması çok önemli. Devletin bu ilişkiyi sektörel bazda sürekli olarak, paydaşların ihtiyaç ve taleplerine göre düzenlemesi ve izlemesi gerekiyor. Mezunların alanlarında istihdam oranları sürekli olarak takip edilmeli; alan ve dalların açılması, bölgesel taleplerin belirlenmesi ve işbaşı eğitimlerin organize edilmesi devlet tarafından teşvik edilmeli. Özel sektör temsilcilerinin ders müfredatlarının ve programlarının oluşturulmasında katkı sağlayıcı olmasında ve ölçme değerlendirme konusunda görev üstlenmesinde büyük yarar olacağına inanıyorum.

  • Mesela bu mesleki eğitimde bir hayli yol kat etmiş olan Almanya’da nasıl yapılıyor? 

Her meslek dalı ile ilgili kurumlar bu mesleki eğitimin bir kısmını üstleniyorlar. Her fabrikanın işler birer eğitim birimi var. Alanları net bir şekilde belli. Devamlı olarak stajyerlerden sorumlu eğitim birimleri mevcut. Müfredat esnek olduğu için birçok yerde derslerin, eğitimin içeriği kurumlarla beraber hazırlanıyor.  Türkiye’de kesinlikle işbaşı eğitim artmalı. Lise son sınıftaki staj çok yetersiz kalıyor. Bir ceza-teşvik sisteminden bağımsız, kurumlar da bu stajları ciddiye alırsa kendilerine yetişmiş eleman bulmakta daha az zorlanırlar.

WhatsApp Image 2022-10-15 at 14.37.39

  • Vasat bir mühendislik okumak mı, iyi bir meslek lisesine gitmek mi?

Bu iki çalışan seviyesi gelişmiş ülkelerde belirgin şekilde farklı olmakla birlikte ülkemizde tuhaf denebilecek durumlar ile karşılaşıyoruz. Lise düzeyinde meslek eğitimi alan ya da üniversite eğitimi ile mühendis unvanı kazanmış birçok genç, çalışma hayatlarının ilk yıllarında iş deneyimi elde edebilmek için ciddi zaman harcıyor. Bununla birlikte meslek lisesinden mezun olan bazı gençlerin işletmelere daha çabuk uyum sağladıkları, işletmede kazandığı beceriler ile bazen mühendis unvanlı çalışanlardan daha üst pozisyonlarda istihdam edildikleri durumlar ile de karşılaşıyoruz. Tabii burada meslek okulunun ya da üniversitenin eğitim kalitesi başta olmak üzere öğrencinin mesleki motivasyonu ve istihdama erişim koşulları ile ilgili birçok neden bulunmakta. Bu duruma neden olan bir etken de ne meslek liseleri ne de üniversitelerin kendi aralarında yeterli bir standart düzeyine ulaşılmış olmaması aslında. İşletmenin üretim şekli çalışanın eğitimi ile uyumlu ise bu iki eğitim düzeyi arasındaki fark ortadan kalkıyor. Bu açıdan eğitimin içeriğinin mutlaka sektör ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gerekir. Bugün Türkiye’de TMMOB’a üye yaklaşık 600 bin mühendis var. Çok düşük ücret ve zor çalışma koşulları altında çalışan mühendislerin varlığı bu gerekliliğe yeteri kadar dikkat edilmediği algısını oluşturuyor. Diğer taraftan 1 milyon 300 bini aşkın meslek lisesi öğrencisinin alanlarında istihdam edilme düzeyi çok düşük. Birçok işletme meslek lisesi mezunlarını istihdam ederken vasıfsız kabul ederek asgari ücret veriyor. 

  • Mesleki yönlendirmenin önemi, ülkemizdeki seviyesi ve geliştirilmesi gereken noktaları neler? 

Mesleki eğitimin lise ile başlamasını yönlendirme konusunda bir sorun olarak görüyorum. 13-14 yaşında liseye başlayan bir ergenin mesleki eğitim için gerekli ön koşulları taşıyamadığına çok kez şahitlik ettim. Meslek eğitiminin lise eğitimi ile bir arada yapılması da verimsizliği artıran bir diğer unsur. Meslek seçimi ile okul seçimini birbirine karıştırmak eğitimin kalitesini de etkiliyor. Esasında buna alternatif bir sistem ülkemizde var. Ancak eski adı çıraklık okulları olan ve mesleki eğitim merkezleri ile kurgulanan meslek liselerine paralel faaliyet gösteren mesleki eğitim kurumları ise sistematik bir eğitim olma özelliğinden çok uzak. Bu yapı küçük yaşta çocukların ekonomik sistemde ustanın insafına bırakıldığı ve düşük ücretle çalıştırıldığı bir sisteme evrildi ne yazık ki. Bu düzende mesleki gelişim, sadece çırak öğrencinin içsel motivasyonu ile ustasının insafına bırakılıyor. Sonuç olarak mesleki yönlendirme konusunda maalesef yeterli düzeyde olduğumuzu düşünmüyorum. Mesleki yönlendirmeye erken yaşlardan itibaren başlanmalı. İlk ve orta öğretimde iş atölyelerinin açılması gibi, meslek tanıtımlarının yapılacağı ortam ve aktivitelerin artırıldığı bir sürecin organize edilmesi gerekliliğine inanıyorum. 

  • İçinde bulunulan bu çarpık ve yetersiz eğitim sisteminde fark yaratmayı başaran meslek liseleri bunu nasıl yapıyorlar? 

Bu sistem içerisinde dahi fark yaratabilen ve başarılı işler çıkaran meslek liseleri çıkabiliyor. Burada en önemli etkenin öğretmen faktörü olduğunu düşünüyorum. Mesleki eğitimde çalışan meslek öğretmenleri iş piyasası ile sağlıklı ilişkiler kurduğunda ve verdikleri mesleki eğitimi piyasa ile uyumlu hale getirdikleri anda belirgin bir fark yaratıyorlar. Bu tür durumlarda işletmeler okullara destek vermek konusunda daha istekli olurken, öğrencilerin mesleki gelişim motivasyonlarının arttığı bir ortam oluşabiliyor. Ancak bu tür ilişkiler genellikle kişilere bağlı olduğundan geçici de olabiliyor. Mesleki eğitime birkaç yıldır başlamış olan ve şu an çalışmakta olduğum meslek lisesi ile katıldığımız bir yarışmada ilk üç dereceyi okulumuz adına öğrenciler kazandı. Bu aşamadan sonra yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren Nordex AŞ bu başarıyı desteklemek için gönüllü oldu. Okulun atölye iyileştirilmelerinden malzeme desteğine kadar birçok önemli katkıda bulundular. Bunların çoğalan etkisi olarak öğrencilerde mesleki eğitime karşı gözle görülür bir motivasyon artışı gözlemledik. Firmalar başarılı ya da başarılı olabileceğine inandıkları okulları desteklemek eğiliminde. Bunu genel bir iş birliğine dönüştürmek ve sistematik süreçler olarak organize etmenin mesleki eğitim anlamında çok önemli olduğunu düşünüyorum. İşletmelerin, eğitimine katkı vermedikleri bir meslek okulundan mezun öğrencilerin, mesleki becerilerinin yetersiz olduğundan şikâyet etmesi ironik bir durum bence. 

Bilginer Koç kimdir? 

Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nden mezun olan Bilginer Koç, 2000 yılında teknik öğretmen olarak göreve başlamıştır. Göreve başladığı ilk yıldan itibaren öğrencileri ile birlikte ulusal ve uluslararası projeler gerçekleştiren Koç, Uluslararası İlişkiler mezunu olup, Avrupa Birliği üzerine yüksek lisans yapmıştır. Mesleki eğitim üzerine akademik çalışmalar yapan Koç halen Foça Cemil Midilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yenilenebilir enerji bölümünde öğretmenliğe devam etmektedir.